diyabet haberleri

Erkenci misiniz yoksa gece kuşu mu? Günlük hareket miktarımız ve uyku döngülerimiz, tip 2 diyabet ve kalp hastalığı gibi hastalıkların riskini arttırabilir. Uyku ve diyabet arasında nasıl bir ilişki vardır.

Experimental Physiology’de yayınlanan yeni araştırma, uyanma/uyku döngülerinin metabolik farklılıklara neden olduğunu ve vücudumuzun kullandığı enerji kaynağı tercihini değiştirebileceği keşfedildi. Araştırmacılar, gece uyumayan insanların, enerji için yağ kullanma yeteneklerinin azaldığını bunun da vücuttaki yağ miktarının arttıracağını tespit ettiler. Sonuç olarak da bu durumun tip 2 diyabet ve kardiyovasküler hastalık riskini artırabileceğini buldular.

İki grup arasındaki metabolik farklılıklar, depolama ve enerji kullanımı için hücreler tarafından glikoz alımını sağlamak için ne kadar insülini kullanabileceği ile ilgilidir.

‘Erkenciler’ (sabahları aktif olmayı tercih eden kişiler) enerji kaynağı olarak yağa daha fazla güvenirler ve ‘gece kuşlarına’ göre daha yüksek aerobik kondisyon seviyeleri ile gün boyunca daha aktiftirler.

Öte yandan, ‘gece kuşları’ (gündüz ve gecenin ilerleyen saatlerinde aktif olmayı tercih eden kişiler) dinlenme ve egzersiz sırasında enerji için daha az yağ kullanırlar.

ABD, New Jersey’deki Rutgers Üniversitesi’nden araştırmacılar, katılımcıları bahsedilen iki gruba ayırdılar. Yapılan araştırmalar sonucunda

Araştırmacılar, gece uyuyup gündüz aktif olan kişilerin hem dinlenirken hem de egzersiz sırasında enerji için gündüz uyuyup gece aktif olanlara göre daha fazla yağ kullandığını buldu. Gece uykusunu alan kişiler insüline daha duyarlıydı. Öte yandan gündüz uyuyanlarda insülin direnci olduğu tespit edildi. İnsülin direnci olan kişilerde kan şekerini düşürmek için vücut daha fazla insüline ihtiyaç duyar ve vücutları enerji kaynağı olarak karbonhidratları, yağlara tercih eder. Bu grubun enerji sağlamak için insüline yanıt verme yeteneğinin bozulması, tip 2 diyabet ve/veya kalp hastalığı riskini arttırmaktadır.

Referans: https://www.sciencedaily.com/releases/2022/09/220920100754.htm

Bu yazımızda İngiltere’de yapılmış olan oldukça etkili çözümler sunan Yapay Pankreas Davranışlı İnsülin Pompası çalışmasını sizinle paylaşmak istiyorum.

Diyabetli olan yaşı küçük arkadaşlarımız için özellikle ilk zamanlarda hem diyabetli kişi hem de ailesi sıkıntılar yaşayabiliyor. Yazıda bahsi geçecek olan yapay pankreas görevi yapan bu cihaz tip 1 diyabeti yönetmekte oldukça etkili görünüyor. Gelin beraber bu cihazı inceleyelim.

Cihaz, verilmesi gereken insülin miktarını belirlemek için özel bir algoritma kullanır.

Cihazdaki uygulamanın kullandığı bu algorirma öngörülen veya gerçek zamanlı glikoz seviyelerine göre sağladığı insülin miktarını otomatik olarak ayarlar, yani ebeveynlerin yalnızca yemek zamanlarında insülini izlemesi ve uygulaması gerekir.

New England Journal of Medicine’de yayınlanan bir araştırmaya göre de, cihaz kan şekeri düzeylerini yönetmede mevcut teknolojiden daha etkilidir.

Tip 1 diyabeti yönetmek, özellikle yaşı küçük çocuklarda, gereken insülin seviyelerindeki ve her çocuğun tedaviye nasıl yanıt verdiğindeki değişkenliğin yanı sıra ne kadar yedikleri ve egzersiz yaptıklarına ilişkin öngörülemezlik yetişkin insanlara göre daha fazla olduğundan zordur.

Klasik Kan Şekeri Ölçme Yönteminde Parmaktan Kan Numunesi Alınması

Bu öngörülemezliğin sonucu olarak çocuklar, ölümcül olabilen veya vücuda zarar verebilecek tehlikeli düzeyde düşük kan şekeri düzeyleri (hipoglisemi) ve yüksek kan şekeri düzeyleri (hiperglisemi) açısından özellikle risk altındadır.

Birçok çocuk günümüzde glikoz seviyelerini sürekli izleyen ve deriye yerleştirilmiş bir aparata bağlı bir pompa aracılığıyla insülin veren cihazlar kullanıyor. Ancak bunun için ebeveynlerin sıklıkla glikoz seviyelerini gözden geçirmesi ve ardından ihtiyaç duydukları insülin miktarını cihaz üzerinden manuel olarak ayarlaması gerekiyor.

Bununla birlikte, bu yeni teknoloji, kandaki glikozu gösteren bir sistem ve insülin pompası ile birlikte yapay bir pankreas gibi davranan ve gerçek zamanlı glikoz seviyelerine göre sağladığı insülin miktarını otomatik olarak ayarlayan bir uygulama kullanıyor. Bu da manuel olarak gün içerisinde bir müdahaleye gerek bırakmıyor. Çünkü sürekli bir şekilde kan şekeri ölçümü gerçekleşerek ona göre cihazdan insülin çıkışı oluyor.

Uygulamayı geliştiren kişiler geçmiş deneyimlere dayanarak insülin seviyeleri hakkında tahminler yaptığını ve günün belirli saatlerinde çocuğun ne kadar ihtiyacı olduğunu “öğrenebildiğini” belirtiyorlar.

Uluslararası yapılan bir araştırmada, yaşları 1-7 arasında değişen tip 1 diyabetli 74 çocuğu içeriyordu.

Tüm çocuklar 16 hafta boyunca bahsettiğimiz uygulamayı (CamAPS FX) kullandılar ve ardından yine 16 hafta boyunca normal tedaviyi (sensörle güçlendirilmiş pompa tedavisi) kullandılar.

Ortalama olarak, çocuklar CamAPS FX kullanırken günlerinin yaklaşık dörtte üçünü (%72) glikoz seviyeleri için hedef aralıkta geçirdi – bu oran mevcut teknolojiden neredeyse yüzde dokuz puan daha yüksek.

‘Güvenli ve etkili’


Baş yazar Dr. Julia Ware şunları söyledi: “CamAPS FX, hipoglisemi riskini arttırmadan hiperglisemi ve ortalama kan şekeri seviyeleri dahil olmak üzere çeşitli komplikasyonlarda iyileştirmelere yol açtı.

“Ebeveynler yapay pankreasımızı ‘hayat değiştiren’ olarak tanımladılar, çünkü bu, özellikle geceleri, çocuklarının kan şekeri seviyeleri hakkında endişelenmek için daha az zaman harcayabilecekleri ve rahatlayabilecekleri anlamına geliyordu.”

Sam Wright, altı yaşındaki kızı Sofia’ya parmaktan alınan kan yöntemiyle kan şekerini ölçer ve bunu da yapmak için geceleri alarm kurardı.

Şimdi uygulamayı kullanarak şunları söyledi: “Tanıdan bu yana ilk kez rahatlayabileceğimi hissediyorum.”

Bu önemli çalışma, yapay pankreasın küçük yaştaki çocukların tip 1 diyabetlerini yönetmelerine yardımcı olmak için güvenli ve etkili bir yol olabileceğini gösteriyor ve uygulamanın potansiyeline dair daha fazla kanıt sağlıyor.

Yeni Keşfedilen Fabkin Hormonunun Tip 1 ve Tip 2 Diyabette Kritik Bir Rolü Olabilir

Yapılan araştırmalarla yeni keşfedilen fabkin adlı hormon, metabolizmayı düzenlemeye yardımcı oluyor. Ayrıca bu hormonun tip 1 ve tip 2 diyabetin gelişiminde önemli bir rol oynayabileceği belirtildi.

Yapılan çalışmalar tip 1 veya tip 2 diyabetli farelerde ve insanlarda kandaki fabkin hormonu seviyelerinin anormal derecede yüksek olduğunu gösterdi. Araştırmacılar, fabkin aktivitesinin bloke edilmesinin hayvanlarda her iki diyabet formunun da gelişmesini engellediğini tespit ettiler. Fabkin muhtemelen insanlarda da benzer bir rol oynuyor ve araştırmacılara göre bu hormon kompleksi umut verici bir terapötik hedef olabilir.

Araştırmacı Gökhan S. Hotamışlıgil, “On yıllardır, pankreas beta hücrelerinden insülin üretimi gibi uygun endokrin tepkileri üretmek için gerekli olan adipositlerdeki enerji rezervlerinin durumunu ileten sinyali araştırıyoruz. Artık fabkin’i çok sıra dışı bir moleküler mekanizma yoluyla bu kritik işlevi kontrol eden yeni bir hormon olarak tanımladık.” sözleriyle fabkin hormonunun görevini açıkladı.

İnsülin ve leptin gibi birçok hormon metabolizmanın düzenlenmesinde rol oynar. Fabkin, tek bir tanımlanmış reseptörü olan tek bir molekül olmadığı için geleneksel hormonlardan farklıdır. Bunun yerine fabkin, yağ asidi bağlayıcı protein 4 (FABP4), adenosin kinaz (ADK) ve nükleozid difosfat kinaz (NDPK) dahil olmak üzere birçok proteinden oluşan fonksiyonel bir protein kompleksinden oluşur.

Bir dizi deneyle araştırmacılar, fabkin hormonunun hücrelerin dışındaki enerji sinyallerini düzenlediğini belirlediler. Bu sinyaller daha sonra hedef hücre fonksiyonunu kontrol etmek için bir reseptör ailesi aracılığıyla hareket eder.

Diyabet durumunda ise fabkin, pankreasta insülin üretiminden sorumlu olan beta hücrelerinin işlevini kontrol eder.

Yazarlar pankreasın insülin üreten beta hücrelerinin fabkin’in hedefi olduğunu ve hormonun diyabet gelişiminin arkasındaki itici güç olduğunu gösterdi. Araştırmacılar, farelerde fabkin’i nötralize etmek için bir antikor kullandıklarında, hayvanlarda diyabet gelişmedi. Obez, diyabetik farelere antikor verildiğinde, sağlıklı bir duruma geri döndüler.

-Sabri Ülker Merkezi ve Moleküler Metabolizma Bölümü’nde araştırma görevlisi olan baş yazar Kacey Prentice’in şu cümleleriyle yazımıza son veriyoruz. “Fabkin’in keşfi, bir adım geri atmamızı ve hormonların nasıl çalıştığına dair temel anlayışımızı yeniden gözden geçirmemizi gerektirdi.” “Yeni bir hormon bulmak için son derece heyecanlıyım, ancak bu keşfin uzun vadeli etkilerini görmek konusunda daha da heyecanlıyım.”

Referanslar:

Kacey J. Prentice, Jani Saksi, Lauren T. Robertson, Grace Y. Lee, Karen E. Inouye, Kosei Eguchi, Alexandra Lee, Ozgur Cakici, Emily Otterbeck, Paulina Cedillo, Peter Achenbach, Anette-Gabriele Ziegler, Ediz S. Calay, Feyza Engin, Gökhan S. Hotamisligil. A hormone complex of FABP4 and nucleoside kinases regulates islet functionNature, 2021; DOI: 10.1038/s41586-021-04137-3

https://www.sciencedaily.com/releases/2021/12/211208123349.htm