diyabetik haber

Yeni yayınlanan bir araştırmaya göre hamilelik öncesi veya hamilelik esnasında diyabete yakalananlar annelerin, göz problemleri yaşama riski olan çocuklara sahip olma olasılığının daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır.

Araştırma, Nanjing Tıp Üniversitesi, Nanjing, Çin Üreme Tıbbı Devlet Anahtar Laboratuvarı’ndan Dr. Jiangbo Du ve Aarhus Üniversitesi, Aarhus, Danimarka’dan Dr. Jiong Li ve meslektaşları tarafından yapılmıştır.

Araştırmacılar hamilelik öncesi veya sırasında anne diyabeti ile yüksek ışık kırılma hatası (RE) denilen problem riski arasındaki ilişkileri analiz etti: gözün görüntüleri retinaya düzgün şekilde odaklayamadığı durumlar. Kırılma hatası (RE), göz şeklinizin ışığı doğru şekilde bükememesi ve bunun sonucunda bulanık bir görüntü oluşması anlamına gelir. Başlıca kırma kusurları türleri miyopi (yakını görememe), hipermetropi (ileri görememe), presbiyopi (yaşla birlikte yakın görme kaybı) ve astigmatizmdir.

Son yıllarda, genetik olmayan faktörlerin de bu göz problemlerinin gelişiminde önemli bir rol oynayabileceğini gösteren RE prevalansında hızlı bir artış olmuştur. Okul çağındaki çocuklarda ve genç yetişkinlerde düşük ve orta düzeyde RE gelişimi için edinilen ana risk faktörleri olarak, uzun süre bilgisayar kullanma gibi gözün sürekli yakından parlak objelerce yorulmasıyla beraber kişinin açık hava etkinliğinin olmaması tespit edilmiştir.

Bununla birlikte, yüksek RE kusurlarının nedenleri hala tam olarak anlaşılmamıştır.

Daha önceki araştırmalar, şiddetli RE’li bireylerin doğumdan önce yaşanan problemler sebebiyle , doğuştan göz kusurlarına sahip olabileceğini göstermiştir; bu durum fetüsün uterusta maruz kaldığı olumsuz koşulların doğum sonrası yaşamında daha ciddi RE gelişiminde rol oynayabileceğini düşündürmektedir.

Hamilelik sırasında hiperglisemi (yüksek kan şekeri), retinaya ve optik sinire zarar verebilecek yüksek kan şekeri seviyelerine yol açabilir ve sonuçta RE’ye neden olan göz problemlerine yol açabilir.

Araştırmacılar şunları önermektedir: “Küçük çocuklarda pek çok bahsettiğimiz problemler daha tedavi edilebilir olduğundan, erken teşhis ve müdahale yaşam boyu olumlu bir etkiye sebep olabilir.

Son olarak uzmanlar diyabetli annelerin çocuklarında göz bozuklukları için erken taramanın görme sağlığının korunmasında önemli bir rol oynayabileceğini belirtmektedir.

Kaynak: https://www.sciencedaily.com/releases/2021/08/210817193001.htm

Araştırmacılar, Tip-1 diyabetliler için kan şekeri düzenlemesinin hem daha kolay hem de daha güvenli hale gelmesini sağlayacak yeni bir insülin molekülü geliştirdiler.

Kopenhag Üniversitesi’nden araştırmacılar ve biyoteknoloji firması Gubra, gelecekte şeker hastalarının doğru miktarlarda insülin kullanmasını sağlayacak yeni bir insülin molekülü geliştirdi.

Bugün piyasada olan ve tip-1 diyabetlilerin kullandığı insülin tipleri, kan şekerini düşürmek için ne kadar miktarda gerekli olduğunu belirleyemiyor. Bilindiği üzere diyabetli kişi kendi ölçümlerine, karbonhidrat sayımına ve hareketine göre yorum yapıp; ona göre enjeksiyonu sağlıyor.

Araştırmacı Profesör Knud Jensen “Bu nedenle, hastanın kan şekeri düzeyine göre kendi kendini ayarlayabilen bir tür insülinin üretimi için ilk adımı geliştirdik. Bu, tip 1 diyabetli kişilerin yaşamlarını büyük ölçüde iyileştirmek için muazzam bir potansiyele sahiptir.” diye açıklıyor.

İlk denemeler farelerde olumlu sonuçlar verdi. Bir sonraki adım, molekülü daha hızlı ve doğru çalışacak şekilde geliştirmek ve son olarak da insanlar üzerinde uygulanabileceğini kanıtlamak. Yani daha önümüzde bu gelişme için uzun yıllar olduğunu bilmemiz gerekiyor.

Çalışmanın arkasındaki araştırmacılar, vücutta ne kadar kan şekeri olduğunu algılayabilen yerleşik bir moleküler bağlanmaya sahip bir tür insülin geliştirdi.

Bu molekül kan şekeri yükseldikçe aktif hale gelerek kana daha fazla insülin salgılanmasını sağlıyor. Kan şekeri düştüğünde ise tam tersi yönde yani insülinin daha az salgılanmasını sağlıyor.

J. Jensen, “Molekül sürekli olarak az miktarda insülin salgılar; ancak ihtiyaca göre değişkenlik gösterir” diyor ve şu şekilde devam ediyor:

“Günümüzde tip 1 diyabetli bir kişi gün içinde birçok kez insülin enjekte etmeli ve sık sık kan şekeri seviyesini parmaktan alınan kan ile ölçerek izlemelidir. Yeni geliştirilen insülin molekülüyle ise bir kişinin yeni insülin molekülünü bir gün içinde daha seyrek enjekte etmesine ve dolayısıyla onu daha az düşünmesine olanak tanır. Bu tip insülin molekülü, tip 1 diyabet hastalarına daha güvenli ve daha kolay bir tedavi sağlayacaktır.” diyor.

Şu an sadece araştırma ve geliştirme aşamasında olan bu çalışma tip-1 diyabetliler için hayat standartlarında bir artış vaat ediyor. Dileriz bu tarz çalışmalar artarak devam eder.

Referanslar:

Knud J. Jensen, Karin Mannerstedt, Narendra Kumar MIshra, Ebbe Engholm, Morten Lundh, Charlotte Stahl Madsen, Philip J Pedersen, Priska Le-Huu, Søren L Pedersen, Nina Buch-Månson, Björn Borgström, Thomas Brimert, Lisbeth N Fink, Keld Fosgerau, Niels Vrang. An Aldehyde Responsive, Cleavable Linker for Glucose Responsive Insulins. Chemistry – A European Journal, 2020; DOI: 10.1002/chem.202004878